DOPİNG VE ERGOJENİK YARDIMCILAR
İnsanoğlu bazı konularda egolarını yenememektedir. Bu konulardan birisi de “kazanma arzusu” dur. İnsanoğlu kazanma uğruna tüm etik değerleri ve sağlığını bir kenara bırakarak çeşitli yollara başvurabilmektedir.
Spor dünyasında da bu etik ve sağlık karşıtı olgu karşımıza doping olarak çıkmaktadır. Çok spesifik olan doping konusu başlı başına bu konuda eğitim görmüş hekimlerin konusudur. Bu konuda ülkemizde en yetkili kurum Türkiye Doping Kontrol Merkezi’dir.
Doping Nedir?
Sporcunun performansını artırmak amacıyla, vücuda verilmesi gereken maddelerin çeşitli yollarla verilmesine doping denir. Burada genelde sentetik maddeler kullanılır. Bunlar genelde doğal kaynaklar tarafından alınamayan ve organizmanın üretemediği maddelerdir. Bu maddeler organizmada çeşitli uyarılara yol açmakta ve sporcunun rakiplerine karşı bazı avantajlar sağlamasına yol açmaktadır.
Doping Sözcüğünün Etimolojik Tanımı Nedir?
Doping sözcüğü ilk kez 17.yy.da Amerika Kolonilerinde ortaya çıkmış bir kelimedir. Kuzey Amerika kıtasında 1626’da Hollandalı göçmenlerin kurdukları Yeni Hollanda Şirketi ile Manhattan adasını satın alırlar ve yeni başkentlerini kurarlar: New Amsterdam (günümüzün New York’u). Bu kentin ilk binalarının inşasında çalışan işçilere verilen günlük kumanyanın ana yiyeceğinin, yerel lehçede adına ‘’doop’’ dedikleri bir çeşit çorba olduğu, dönemin kayıtlarında saptanmıştır. İçindekilerinin neler olduğu tam olarak bilinmemekle beraber, çalışanlara dirilik verdiği ve yorgunluklarını alan etkide bulunduğu söylenir. Belki Guaranis kızılderililerinin kullandıkları Paraguay çayı denilen bitki ana maddesinden oluşuyordu. Ancak kesin olan, içenler üzerinde uyarıcı etkide bulunduğu ve bu nedenle 17.yy.ın Amerika göçmeni beyazlar tarafından çok kullanıldığıydı. Fakat bir süre sonra bir takım ani ölümlere neden olduğu, toksik madde içerdiği kuşkusuyla yasaklanmıştı.
Doping sözcüğüne verilen ikinci anlatım ise, 1964’de L.Prokop tarafından ortaya atılmıştır. Yazara göre ‘dope’ Güney Afrika’da Bantous yerlilerinin dinsel törenlerinde kullandıkları kuvvetli bir alkollü içkinin adıydı ve 18.yy.ın sonlarında buradaki Hollanda kökenli beyazların oluşturduğu Boers’ lerce geliştirilen bir içkiye adını vermişti.
Kesin olan doping kelimesinin anglo-sakson kökenli olduğu, mutlaka ‘doop’ veya ‘dope’ sözcüklerinden birinden türetilmiş olduğudur.İlk kez 1931’ den itibaren kullanılmaya başlanan ve İngiliz bilimsel yazılarında 1931’ den itibaren de “uyarıcı-stimulant” sözcüğünün yerini aldığı görülmektedir. Dopingin Fransızca karşılığı 1921 yıllarında “dopage” diye türetilmiştir. Sonraki yıllarda sözcük artık, ansiklopedi ve sözcüklere girmeye başlamış ve karşılığında ilk anlatım tanımlamaları yapılmaya başlanmıştır.
Doping Kavramının Tarihsel Gelişimi Nasıldır?
Doping hakkında araştırılma yapılması önerisi ilk kez 1960 Roma Olimpiyatları sırasında cereyan eden Psiko-Ergo-Farmokoloji Uluslararası Kongresinde ortaya atılmış ve 1962’ de organize edilen iki yuvarlak masa toplantısı sonrasında, 26-27 Ocak 1963’de Fransa’da toplanan bilimsel Kongrede dopingin ilk tanımının yapılmasına çalışılmıştır. Bu ilk tanıma göre:
“Doping bir sporcunun fiziksel hazırlanması değildir. Bu hazırlanma yaşamsal önem ve tıbbi kontrol altında yapılmalıdır. Bir yarışma hedeflenerek veya bir yarışma sırasında verimi artırmaya yönelik, spor etiğine aykırı ve sporcunu beden veya ruh sağlığına zarar verebilecek her türlü madde veya yöntem uygulamaları DOPİNG addedilir”.
Bu ilk tanım halen geçerli olan doping tanımının da bütün unsurlarını içermektedir. Bununla birlikte Avrupa Konseyi’nin Kasım 1963’de Strasbourg ve Madrid’de yaptığı iki toplantıda yeniden ele alınmış ve geliştirilmeye çalışılmıştır. Bu yapılan toplantıda sırasıyla Avusturya, Danimarka, İspanya, İtalya, Hollanda ve İngiltere kendilerine uygun gelen doping tanımlarını tartışmaya sunmuştur. Bu toplantıda ülkemiz açısından güzel olan nokta, 1963 yılında doping hakkında organize edilen bu ilk diplomatik nitelikli kongreye Türkiye kendi doping tanımını sunmak suretiyle aktif katılımda bulunmuş olmasıdır. Avrupa Konseyi arşiv kayıtlarına göre Türkiye’nin 1963 yılında doping hakkındaki tanımı şu şekildedir:
“ DOPİNG MADDESİ,PERFORMANSI YÜKSELTEN BİR TÜR FARMAKOL UYARICIDIR.”
Uzun tartışmalardan sonra Avrupa Konseyi, devletlerin sundukları ve birbirlerine yakın veya aynı tanımları değerlendirerek doping hakkında şu tanımı karara bağlamıştır:
“Doping, bireyin bir yarışmaya katılımı nedeniyle, yapay ve haksız şekilde performansını artırmak amacıyla, organizmaya yabancı fizyolojik maddelerin, herhangi bir yöntemle, yüksek dozda ve anormal yollardan sağlıklı bir kişiye uygulanması veya kendisi tarafından kullanılmasıdır.”
1964 ‘de Tokyo olimpiyatları münasebetiyle toplanan bilimsel kongre yukarıdaki tanıma şu paragrafı ilave etmiştir:
“Bir yarışamaya katılım sırasında; niteliği, dozajı veya uygulama şekli bir sporcunun yasak ve haksız şekilde performansını artıracak bir tıbbi müdahale zorunluluğu doğarsa, bu doping addedilmelidir.”
Zaman içerisinde dopingin tanımı ve mücadele konularında birçok çalışmalar ve kongreler yapılmıştır. 1970 yıllarının sonunda sağlık meslek erbabı, spor dünyası ve diğer teşekküller tarafından oluşturulmuş yüze yakın doping tanımı birbirleri ile kesişmekte, birbirlerini tamamlamakta ve birbirlerine zıtlıklar ortaya koyar hale gelmiştir. Bu durum karşısında Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 1984 yılında dopingin basitleştirilmiş tanımını yapmak ihtiyacını hissetmiştir. Avrupa Konseyi’nin bu tanımına göre:
“Sporda doping, yetkili spor teşkilatlarının kurallarına aykırı şekilde, bunların yasaklamış olduğu madde veya madde sınıflarını kullanmaktır.”
Uluslar arası Olimpiyat Komitesi (IOC)’ de tanımını geliştirmek ihtiyacını duymuş ve 1999’ da Lozan’ da toplanan [Sporda Doping Dünya Konferansı (2-4 Şubat)]’ dan şu yeni tanım çıkmıştır:
a) Sporcunun sağlığı için tehlikeli olabilecek ve/veya performansını iyileştirebilecek bir madde veya metodun kullanılması,
b) Sporcunun organizmasında, bu KOD’a aykırı bir maddenin bulunması veya bir metodun uygulandığını saptanması doping olarak nitelenir.
SPORDA KULLANILAN İLAÇLARIN SINIFLANDIRILMASI
Sporda ilaç kullanımının kökeni sportif performansı farmakolojik ajanlarla artırma çabasına dayanır. Günümüzde sporcuların kullandığı ilaçları 3 ana grupta toplamak mümkündür.
1- Performans Artırıcı(Ergojenik) İlaçlar: Sportif avantaj sağlamak amacıyla kullanılan ilaçlar ve metotlardır. Örneğin:Anabolik steroidler, amfetaminler, kan dopingi.
2- Terapotik İlaçlar: Uygun amaç ve özgün tıbbi endikasyonla belirlenmiş standartlar içerisinde kullanılan ilaçlar.
3- Zevk ve Eğlence İlaçları: Ruh hali ve anlama yeteneğinde değişime neden olan maddelerdir.
Ergojenik İlaçların Faydaları:
Güç ve kuvvetin artırılması
Dayanıklılığın artırılması
Saldırganlıkta artma
Sürat ve hızlanmada artma
Müsabaka ruh halinde üstünlük
Konsantrasyonda artma
İnce motor koordinasyonda artma
El-göz koordinasyonunda artma
Ağrı duyusunun azalması
Kaygını ortadan kalkması
Titremenin azalması
Yorgunluğun başlangıcında gecikme
Ağırlık kontrolü
Ergojenik İlaçların Yan Etkileri:
Yargı duyusunun kaybı
Reaksiyon zamanının bozulması
Kas koordinasyonunun bozulması
Denge kaybı
El-göz koordinasyonunun kaybı
Güç kaybı
Esnekliğin azalması
Hassasiyetin azalması
Hız ve süratlenmede azalama
Sporcuların Ergojenik Yardım Kullanmalarının Fiziksel Nedenleri:
Takıma girme şansı olmayan sporcuların takıma girme çabaları
Kariyerinin sonuna geldikleri halde spordan kopmak istememesi
Zayıflık yada şişmanlık gibi problemler
Sakatlıklara rağmen spor yapma hırsı ve isteği
Dış kaynaklı baskıları performans artırıcı ilaçlarla yok etmeye çalışma
Daha büyük başarılar elde etme isteği
Kendi akranlarına göre deneyimsizlik, yeteneksizlik yada gelişme geriliğine bağlı olarak yarışmalarda başarısız olmak.
Arkadaşları, antrenörleri veya ailelerinin kendilerinden bekledikleri başarıyı gösterememek.
ANABOLİZAN STEROİDLER
Testosteronun izolasyonundan sonra endojen testosteron etkisine benzer etki yapabilecek pek çok sentetik anabolik steroidin geliştirilmesi mümkün olmuştur. Her insanın vücudunda normal şartlar altında bireyin cinsine ve yaşına bağlı olarak testosteron üretilir. Testosteronun biyolojik olarak aktif formu, plazma proteinlerine bağlı olmayan serbest kısmıdır. Erkeklerde günlük 11 mg, bayanlarda ise 0,25 mg testosteron üretilir.
Anabolik steroidlerin iskelet kasındaki etkinliğini anabolik steroid reseptör kompleks sayısı belirler. Anabolik steroidlerin kullanımı sırasında yoğun ve özel antrenman yaptırılmasının nedeni kas kütlesi ile beraber reseptör sayısını da artırmaktır. Anabolik steroid reseptörleri sadece iskelet kasında bulunmayıp prostat, kalp, testis, beyin gibi organlarda da bulunabilir.
Klinik Farmakolojisi: Hipogonadal erkeklerin hormon eksikliklerini gidermek için tıpta kullanılır. Örnek olarak metil andrestenol (dianabol) klinikte 2.5-5 mg kullanılmasına rağmen, sporcular 2 haftalık süre içerisinde 6000 mg kullanabilmektedir.
Performansa Etkisi: Bireyin kendini iyi hissetmesi ile saldırganlığının ve seksüel arzunun artması, ayrıca kuvveti anlamlı ve tutarlı olarak artırdığı söylenebilir. Bu tutarlılığın gerçekleşmesi için aşağıdaki özelliklerin gerçekleşmesi gereklidir:
Yoğun ağırlık antrenmanlarına, steroid küründen hemen önce başlanması ve ilaç kullanımı süresince programa devam edilmesi,
Sporcunun proteinden zengin diyet alması,
Sporcudaki kuvvet artışının, antrenmandaki hareketinin aynısının uygulandığı tekrara maksimal ağırlık tekniği ile değerlendirilmesi.
Sporcunun performansında gözlenen herhangi bir artış anabolik steroid kullanımından kaynaklanıyorsa bunun akla uygun olası açıklamaları şunlar olabilir:
Saldırganlık ve motivasyonun artması
Antikatabolik etki
Protein kullanımındaki artışa bağlı olarak oluşan pozitif nitrojen dengesi
Anabolik steroid kullanımından sonra meydana gelen ağırlık artışının bir bölümü vücutta tuz tutulması sonrasında oluşan sıvı retansiyonuna bağlıdır. Özellikle koordine kas hareketleri ve esneklik gerektiren sporlarda performansı olumsuz yönde etkileyebilir.
Anabolik steroidler özellikle şu branşlarda tercih edilir:
Vücut geliştirme,
Boks, güreş
Halter
Kısa mesafe koşucuları
Anabolik steroidlerin ergenlik çağında kullanımı iskelet ve kas büyümesini hızlandırır ancak epifiz plaklarının erken kapanması nedeniyle büyümeyi de erkenden durdurur.
Yan etkileri:
Karaciğer fonksiyon bozukluğu
Karaciğer tümörleri
Prostat adenokarsinomu
Azospermi
Testiküler atrofi
Feminizasyon (göğüslerde büyüme, ses tonunda değişiklik)
Akne
Saç dökülmesi
Puberta öncesi çocuklarda epifiz plaklarının erken kapanması
PEPTİD HORMONLAR
Peptid hormonlar ve benzerleri, büyüme, cinsel davranışlar, ağrıya karşı duyarlık ve davranış gibi çeşitli bedensel fonksiyonların uyarılmasında bir organdan diğerine mesaj iletimi görevini yerine getirmektedir. Benzerleri ise kimyasal olarak üretilmiş ilaçlar olup, doğal olarak vücutta oluşan peptid hormonlar ile benzer etkileri bulunmaktadır. Peptid hormonları; insan koryonik gonadotropin, adreno kortikotropin, insan büyüme hormonu ve eritropoietindir.
İNSAN BÜYÜME HORMONU
Dış kaynaklı insan büyüme hormonunun etkisi endojen büyüme hormonuyla aynıdır. Büyüme hormonu ön hipofiz bezinden salınmaktadır. Metabolik etkileri akut ve kronik olmak üzere 2 ana başlıkta toplanır.
Akut etkileri;
Aminoasitlerin gastrointestinal sistemden emilimi ile karaciğer ve kasta protein yapısına katılmasını artırır.
Yağ ve kas dokusunda glukoz alınımını uyarır.
Adipoz dokuda antilipolitik etki yapar.
Bu etkiler büyüme hormonu verilişinden hemen sonra başlar 3-4 saat içinde kaybolur.
Kronik etkileri;
Serbest yağ asitlerini yağ dokusundan mobilizasyonunu artırır.
Katekolaminlerin lipolitik etkisine duyarlılığı artırır.
Glukoz kullanımını inhibe eder.
Büyüme hormonunun ergenlik çağındaki bireylerde en belirgin etkisi doğrusal kemik büyümesi ve kas kitlesindeki artıştır.
Büyüme hormonu salınımını etkileyen faktörler:
Artıranlar Azaltanlar
Uyku Kan şekerinde yükselme
Egzersiz Serbest yağ asitlerinde artma
Stres Obezite
Kan şekerinde düşme Büyüme hormonu
Östrojen Progesteron
Klinikte kullanımı: Dış kaynaklı insan büyüme hormonunun kesin tek endikasyonu büyüme hormon eksikliğinin tedavisidir.
Sporda kullanımı: Sporcu ve ailelerinin insan büyüme hormonu kullanmayı tercih etmelerinin nedenleri şunlardır:
Anabolik steroidlerin tespitinin zorlaştırılacağına inanılması
Bireyin büyüme sırasında yağ depolarını azaltması
Anabolik steroidlere ait yan tesirlerin azalacağına inanılması
Ailelerin iyi sporcu olabilecek çocuklarının kısa boylu olmaları nedeniyle kendilerini sorumlu tutmaları
Yan etkileri:
Yetişkinler Çocuklar, ergenlik çağındakiler
Yumuşak dokuda şişlik Jigantizm (Aşırı büyüme)
Kemiklerde büyüme Yetişkinlerdeki yan tesirler
Cilt kalınlaşması
Terlemede artma
Tükürük bezi, karaciğer, kalpte büyüme
Hipertansiyon
Diyabet
ERİTROPOİETİN
Eritropoietin hormonu (EPO) böbrekler tarafından salınır ve kırmızı kan hücrelerinin üretimini uyarır. Tıpta, EPO’nun sentetik şekli, böbrek orijinli anemili hastaların tedavisinde kullanılır. Kan dopingi gibi EPO, bazı sporcular tarafından dayanıklılık sporlarında, kırmızı kan hücrelerinin sayısını ve buna bağlı olarak kaslara oksijen taşımım arttırdığı için kullanılmaktadır. Enjekte edilebilen EPO’nu kullanımı, kan pıhtılaşması, felç ve kalp hastalıkları riskinin artması gibi ciddi sağlık riskleri taşımaktadır. Eğer aynı iğneyi birden fazla sporcu kullanmışsa, sarılık (hepatit) ve AIDS gibi enfeksiyon hastalıklarının bulaşma riski vardır.
AMFETAMİNLER
Almanlar amfetamin ile 2. Dünya Savaşı sırasında ilgilenmeye başlamış ve bu maddeyi birliklerinin yorulma zamanını geciktirmek amacıyla kullanmışlardır. 1960’ lı yıllardan sonra zayıflama amacıyla kullanımı yaygınlaşmış ve bulunması kolaylaşmıştır. Ancak bağımlılık ve tolerans gelişmesi sonucu bu amaçlı kullanımı rağbet görmemiştir.
Amfetamin ve diğer sempatomimetik aminler kendilerine özgün santral ve periferik alfa beta ve dopaminerjik reseptör aracılığıyla etki gösterirler.
Organ Reseptör Yanıt
Kalp Beta 1 Kalp hızı ve kasılma kuvvetinde artma
Akciğer Beta 2 Bronşlarda gevşeme
Arteriyol Alfa 1 Damarlarda kasılma
Karaciğer Alfa, Beta 2 Kan şekerinde yükselme
İskelet kası Beta 2 Kasılmada artma
Barsaklar Alfa, Beta Hareketlerin azalması
Amfetamin etkileri:
Sistolik ve diyastolik kan basıncında artma
Santral sinir sisteminde uyarılma
Uyanıklılık ve yorgunluk hissinin azalması
Kendine güven ve inisiyatifi ele alma
Motor aktivitede ve konuşmada artma
İştahta azalma
Aneorobik kapasite ve tükenme zamanında artma
Sporda kullanımı:
Amfetaminin en önemli etkilerinden biri uzun süre ağır egzersizlerde yorgunluğu geciktirmesidir. Bu ilaçların en belirgin etkisi performansın yorgunluk nedeniyle azaldığı durumlarda ortaya çıkar. Ayrıca kilo kontrolü gerektiren sporlarda da tercih edilir.
Tercih edildiği spor branşları:
Jimnastik, bale
Güreş
Jokeylik
Tenis
Futbol
Yan etkileri
Akut Kronik
Uykusuzluk Bağımlılık
Paranoya, halüsinasyon Kilo kaybı
Hipertansiyon Vaskülit (Damar iltihabı)
Saldırganlık Nöropati (Sinir iltihabı)
Öfori Psikoz
Konvülsiyon
Baş ağrısı
Anjina pektoris
Kalp atım hızında artma
KOKAİN
Kokainin beyinde karmaşık ve fizyolojik etkisi vardır, bu açıdan değerlendirildiğinde amfetaminlerle benzerlik gösterir.
Kokainin etkileri:
Bireylerde yorgunluk oluşumunu azaltır veya engeller.
Aktivite artışı oluşturur.
Genel ruh halinde kendine güven gibi olumlu değişiklikler yapar.
Zevk beyni denilen ödül yada arzu uyandırıcı devreleri uyarır.
Kişinin uyanıklılığını olumlu yönde etkiler.
Lokal anestezik etkisi vardır.
Sporcuların zorlu egzersiz karşısında dayanıklılığının artırır.
Özellikle takım sporlarında kullanılır.
Yan etkileri:
Kalp atım hızında artma
Bağımlılık
Beyin kanaması
Baygınlık
Uykusuzluk
Saldırganlık
Paranoya
Burunda yırtılma ve koku duygusunun kaybı
Taşikardi
BARBİTÜRATLAR VE BENZODİAZEPİNLER
Barbitüratların davranış üzerine esas etkisi sedasyon artışı ve aktivite azalmasıdır. Bu maddeye karşı bağımlılık gelişebilir. Benzodiazepinler ise anksiyolitik etkiye sahip maddelerdir. Barbitüratlar ve benzodiazepinler ergojenik ilaç sınıfına genellikle dahil edilmemektedir, ancak bazı koşullarda doping olarak kabul edilmektedir.
Performansa etkisi:
Yapılan çalışmalar bu ilaçların ancak belli koşullarda performansı artırdığını göstermiştir. Her iki ilacın da tremor tedavisinde faydası vardır. Beta blokörlere alternatif olabileceği gösterilmiştir. El titremesinin performansı azalttığı spor branşlarında faydalı olabilirler.
Kullanımı:
El titremesini azaltmanın önemli olduğu atıcılık ve okçuluk dışında ergojenik amaçlı kullanılan ilaçların sınıfında değerlendirilmemektedir.
Yan etkileri:
Bulanık görme
Dikkat kaybı ve kişilik bozukluğu
Öfori ve uykusuzlukta artma
Bağımlılık
Tolerans
Yoksunluk sendromu
DİÜRETİKLER
İdrar yapım hızını artıran ilaçlardır. Genel anlamda diüretikler böbrek tubuluslarına direkt etki ederek arzulanan klinik etkiyi meydana getirirler. Klinikte hipertansiyonun kontrolünde,ödemi azaltmada ve konjestif kalp yetmezliğinin tedavisinde kullanılırlar.
Sporcular diüretikleri başlıca 2 sebepten dolayı kullanırlar:
Hızlı kilo kaybının önemli olduğu vücut ağırlığına göre kategorilerin oluşturulduğu sporlarda kilo ayarı yapmak.
Diürezi artırarak idrarda atılan ilaç konsantrasyonunu düşürmek ve bu şekilde kullanımı yasaklanmış ilaçların idrarda tespit edilme şansını azaltmak.
Diüretiklerle kilo ayarlaması sonucunda oluşabilecek sorunlar:
Kas kuvvetinde azalma
İş performans zamanında azalma
Plazma ve kan volümünde azalma
Aerobik kapasitede azalma
Isı regülasyonunda bozulma
Karaciğer glikojen depolarında azalma
Elektrolit kaybında artma
KULLANIMI KISITLI OLAN DOPİNG MADDELERİ
ALKOL
Alkol, yasaklı olmamasına karşın ulusal ve uluslar arası federasyonların isteği üzerine, örneğin eskrim ve pentatlon gibi spor dallarında sporcularda alkol düzeyi ölçülebilir.
Yan etkileri:
Yoksunluk sendromu, Nöropati
Taşikardi, hipertansiyon
Testosteron azalması, jinekomasti, testis atrofisi
Karaciğerde yağlanma, siroz
Peptik ülser
MARİHUANA
Marihuana, IOC tarafından kısıtlı kullanımı olan maddeler sınıfında olup, Türkiye’de
kullanımı kanuni açıdan yasaktır. Bazı spor dallarında ulusal ve uluslararası federasyonların isteği üzerine kontrol edilebilir.
Ergojenik bir ilaç olarak tanımlanmayan marihuananın önemli özelliği yasalara aykırı olarak kullanılan en yaygın ilaç olmasıdır.
Bronşlarda güçlü gevşeme yapmasına rağmen sportif açıdan faydası yoktur.
Yan etkileri:
Panik atak, psikoz
Rinit, farenjit, bronşit
Sperm üretiminde azalma
Tansiyon düşmesi, Taşikardi
LOKAL ANESTEZİKLER
Lokal anesteziklerin kullanımı için bazı kısıtlamalar bulunmaktadır. Ancak aşağıdaki koşullar yerine getirildiği zaman kullanılabilirler:
Kokain dışında prokain, ksilokain, karbokain ve benzer aneljezikler kullanıldığında,
Lokal enjeksiyon uygulandığında (i.v. enjeksiyona izin verilmemektedir),
Uygulanan ilaçların içinde epinefrin gibi vazokonstrüktörler bulunmadığı durumlarda,
Tıbbi olarak kullanımı yazılı bir belge ile kanıtlandığı durumlarda
KAFEİN
Fizyolojik etkileri:
Serbest yağ asitleri miktarında artma
Enerji üretiminde artma
Dayanıklılık sporlarında performansı olumlu yönde etkileme
Uyanıklılık zihin açıklığı, dikkat gerektiren işlerde başarı artışı
Reaksiyon zamanının kısalması
Kalp atım hızında artış
Diüretik etki potansiyeli
Farklı bileşiklerdeki kafein konsantrasyonları:
Çekilmiş kahve (kupa) 100-150 mg
Hazır kahve 65-100 mg
Çay 30- 75 mg
Kolalı içecekler 32- 65 mg
Çikolata 6 mg
Performansa etkisi:
İskelet kası üzerinde direkt kuvvetlendirici etki (kalsiyum artışına bağlı olarak)
Koşu zamanı, oksijen alımı ve yarış sonu sürati gibi parametrelerde anlamlı artış
Dayanıklılık türü sporlarda performansı kısa süreli ve yüksek şiddetli egzersizlere oranla daha fazla artırma
Yorgunluğun gecikmesi
Uzun süreli konsantrasyon gerektiren durumlarda zihinsel aktivitede artma
İdrarda 12 mikrogram/ml üzerindeki kafein doping olarak kabul edilir. İki fincan kahve idrardaki kafein oranını 3-6 mikrogram/ml artırır.
Yan etkileri:
Akut Kronik
Sinirlilik Serum kolesterol seviyesinde artma
Taşikardi İskemik kalp hastalığında artma
Hipertansiyon Teratogeneziste artma
Peptik ülser Fibrokistik meme hastalığında artma
Uykusuzluk, koma
KORTİKOSTEROİDLER
Kortikosteroidlerin tedavi dışı kullanımlarının artması nedeniyle kısıtlı olarak kullanımına gerek bulunmaktadır. Tıpta kortikosteroidler başlıca, öfori sağlamak ve ağrı gidermek için, antienflamatuvar ilaç olarak kullanılmaktadır.
Kortikosteroidlerin kullanımı; yüzeyse] (topikal) uygulama, (kulak, göz ve deri) solunum yolu ile (inhalasyon) uygulanması, (astım, allerjikrinit) lokal ve eklem içine (intraartiküler) enjeksiyon dışında, yasaklanmıştır. Bundan dolayı, kortikosteroidlerin ağızdan, kas veya damar içine enjeksiyon ile kullanımı izinli değildir. İzinli bazı antienflamatuvar ilaçların isimleri ise Doping Kontrol Merkezi’nden elde edilebilir.
BETA-BLOKÖRLER
Beta-blokörler, kalp hastalıklarında kullanılan kan basıncını düşürüp kalp atışlarını azaltan ilaçlardır. Bu ilaçlar, aynı zamanda migren tedavisinde ve el titremelerinin önüne geçilmesinde kullanılır.
Atıcılık ve okçuluk gibi spor dallarında kolun sallanmaması ve parmakların titrememesi önemli olup, beta-blokörler kalp atış hızını düşürerek bu problemlerin ortadan kaldırılmasını sağlamaktadır. Bu da hakça bir yarış kavramına ters düşmektedir.
Yan etkileri:
Sporcunun dayanıklılık performansını azaltıcı etkisinin yanı sıra, beta-blokörlerin kullanılması sonucu kalp hastalıkları, astım,depresyon, uykusuzluk ve cinsel problemler ortaya çıkmaktadır.
ASTIM VE NEFES AÇICI İLAÇLAR
Astıma karşı kullanılacak ilaçlarda dikkatli olunmalıdır. Bir çok astım ilacı içerisinde kullanımı yasak olan uyarıcı türde ilaçlar bulunmaktadır. Bunun için astım ilacı kullanılmadan önceden yayınlanmış ilaç listesi kontrol edilmelidir. Ayrıca astım olduğu yazılı bir şekilde kanıtlanan sporcular aerosol tipi salbutarnol ve terbutalini kullanabilirler.
KAN DOPİNGİ
Kan dopingi, kan ve kan ürünlerinin, kan oksijen taşıma kapasitesini ve dolayısıyla aerobik atletik performansı arttırmak amacıyla damardan verilmesi yöntemine verilen isimdir. Kan dopingi için kullanılan kan, sporcunun kendi kanı olabileceği gibi başkasına da ait olabilir.
Sporda kan dopingi neden yasaklanmıştır?
Tıpta kırmızı kan hücrelerinin transfüzyonu, ani kan kaybı ve ileri anemilerin tedavisinde gerekli bir işlemdir. Atletik performansın arttırılması için sporculara damardan kan verilmesi, spor ahlakına aykırıdır. Kan dopingi aynı zamanda tehlikeli sağlık problemleri de oluşturmaktadır. Bunlara örnek olarak; alerjik etkiler (kızarıklık, isilik, ateş v.b.), eğer yanlış tip yada test edilmemiş kan kullanıldıysa sarılık, kan dolaşımının bozulması, kanın pıhtılaşması, metabolik şok, sarılık, ve AIDS gibi enfeksiyon hastalıklarının bulaştırılması verilebilir.
Sarılık ve AIDS gibi enfeksiyon hastalıklarına yakalanma riski, iğnenin birden fazla kişi tarafından kullanılmasıyla artmaktadır. "Crack kokain" ve eroinin enjeksiyonu için geçerli olan bu olay, steroid ve kan dopingindeki enjeksiyon ile de görülür.
Kan dopingi özellikle şu spor branşlarında tercih edilir:
Uzun ve orta mesafe koşucuları
Bisikletçiler
Kayakçılar
Yapılan çalışmalarda kan dopinginin performansı artırdığı, kan dopingi sonrası dayanıklılık kapasitesinin %25 oranında arttığı tespit edilmiştir.
KULLANIMI İZİNLİ OLAN MADDELER
VİTAMİNLER VE MİNERALLER
Vitaminler ve mineraller yasaklı değildir. Ancak bunları çok miktarda kullanan sporcuların çıkabilecek sağlık problemlerine dikkat etmeleri gerekmektedir. Sağlıklı bir beslenme ile sporcuların çoğu gerekli besinleri alabilirler.
Kötü bir diyet ile beslenen sporcuya ne kadar vitamin ve mineral verilirse verilsin, yeterli olamamaktadır. Bu nedenle sporcunun, sağlıklı beslenme konusuna dikkat etmesi gerekmektedir. Günlük ihtiyacın üzerinde vitamin ve mineral tüketiminin sportif açıdan performansı artırdığına dair hiçbir bilimsel veri bulunmamaktadır.
Önerilen dozun üzerinde yapılan vitamin yüklemeleri;
Güç ve dayanıklılık
Pik koşu sürati
Psikomotor ustalık
Maksimal oksijen alımı
Kan laktik asid düzeyi gibi parametreleri olumlu etkilememektedir.
AMİNOASİTLER VE PROTEİNLER
Bazı sporcular, aminoasit ürünlerini, kaslarını geliştirdiği inancı ile almaktadırlar. Ancak bu iddiayı destekleyecek bilgiler bulunmamaktadır. Gıda ile oral yoldan alınan proteinler gastrointestinal sistemdeki enzimler tarafından yıkılmakta ve oluşan aminoasitler daha sonra kana geçmektedir. İhtiyaç duyulan özgün bir aminoasit piyasada saf olarak bulunmaktadır. Vücutta sentezlenemeyen esansiyel aminoasitleri mutlaka dışardan almak gerekir.
Kas proteinlerinin sentezi, yüksek protein diyeti veya daha fazla miktarda alınan amino asit alımı ile artmaktadır. Yüksek proteinli diyetler veya amino asit preparatları ile alınan fazla protein, enerji olarak kullanılmakta veya yağ olarak depolanmaktadır. İyi düzenlenmiş bir diyet, birçok sporcuya yeterli proteini sağlayabilmektedir. Yüksek miktarda aminoasit alınması özellikle karaciğer fonksiyonlarını bozabilmektedir.
CEZALAR
Doping suçları, yasaklı maddelerin sporcunun idrarında bulunması veya yasaklı yöntemin kullanılmasıdır.
Sporcuların, Ulusal Olimpiyat Komitelerinin ve Uluslararası Spor Federasyonlarının büyük bir kısmının isteğine göre; temel doping maddelerini veya yasaklanmış yöntemleri ilk kez kullanmış sporcular için uygulanacak en az ceza,sporcunun tüm yarışmalardan iki yıl men edilmesidir. Ancak, özel ve ayrıcalıklı durumlarda Uluslararası Spor Federasyonlarının ilgili kurumlarınca ele alınmak üzere, ilk kez doping kullanan sporcular için uygulanacak olan iki yıl yarışmalardan men cezasında değişiklik yapılabilir. Ek cezalar veya farklı ölçüm kriterleri ortaya konabilir. Dopingle Mücadelede Olimpik Hareket İlkelerini zedeleyen,suçlu bulunan antrenör ve idarecilere çok daha büyük cezalar uygulanabilir.
KAYNAKLAR:
Erkiner, Kısmet: Spor Hukuku. Galatasaray üniversitesi (2-9 Nisan 2004)
Dr. Bağcıvan , İhsan: Sporda Doping Ve Ergojenik Yardımcılar (2004) Ders notları 2004
Hacettepe Üniversitesi Türkiye Doping Merkezinin Web Sayfasından Yaralanılmıştır
www.sporhekimi.com